Köşe Yazıları

KHAL GAĞAN

Bir kış günü, sanırım aralık ayının sonlarıydı. Dışarıda buz soğuğu ve karanlığı aydınlatan kar beyazı. İçeride sıcaktan yanakları kızarmış teneke sobanın şehveti. Çocuk olmanın verdiği avantajla şımarıkça baba ve anneye yaptığım kurlarımı anımsıyorum. Usulca annemin koynuna sokulup keçelin masalına susadığımı söylüyorum. Elif masala girip ve bir solukta keçelin seceresini sayıp dökerken, odaya soğuktan muzdarip kızlı erkekli konuklar teşrif etti. O andan sonra küçük ablam ile meşgul olup farklı oyunlara yönelmek zorunda kaldığım için aslında konuklara kızgın olduğumu anımsıyorum.Bir süre sonra pencereye atılan bir kartopunun sesine yönelen Sabah ablam korku çığlıkları atarak babama sığındığında, bende şok olmuş bir halde penceredeki kar parçalarına şeytanın elçisiymiş gibi kilitlenmişdim. Çok sonra düşündüğümde bu korku aslında bana o büyük geleneğimizi unutmamayı öğretmiş. Çünkü şahit olduğum ilk ve son khal gağan kutlaması idi. Korkmamızın sebebi ise kılıkları bir acayip olan oyuncuların bize ürkünç gelmesiydi tabi. Hatırladığım tek oyuncu ise Khal Khelk rolünde oynayan Mithat Zorlu’ydu. Neyse, yazının buraya kadar olan kısmı benim bu olaya yıllar sonra neden yöneldiğimi anlamlandırmak içindi.Şimdi gelelim unutulmaya yüz tutmuş geleneğimize değinmeye._ Sivas, Erzincan, Dersim(Tunceli), Bingöl, Muş(Varto),Erzurum(Hınıs) ve Elazığ’ın bazı kırsallarında kutlanan ama zamanla unutulmaya yüz tutmuş, yinede günümüze kadar varlığını sürdürmüş bir gelenektir Khal Gağan. Zazaca(Dersimce) dilinde, eski yılın uğurlanması ve yeni yılın karşılanıp kutlanması anlamına gelen bir terimdir Khal Gağan. Khal Gağan kutlamaları Aralık ayının son haftasında, Khal Khelk adı verilen, ak saçlı, aksakallı, gün yüzlü bir ihtiyar adamın, yanına eşi kılığındaki fatık(aslında erkektir), koruması olan Arap ve sırtında çuvalı olan toplayıcı ile birlikte kapı kapı dolaşarak yiyecek ve öte beri toplar ve köyün bir evinde bunları pişirerek yerler. Arta kalanı ise yoksul ve ihtiyacı olana verilir. Tabi Khal Khelk çocuklarsız gezmez. Çünkü onun topladıklarından en çok çocuklar nasiplenirler. Arap, khal Khelk’in karısının kaçırılmaması için vardır bu oyunda.Ayrıca oyunda bir tür hukukçu rolünü de üstlenir. Çünkü girilen evlerde yardıma gönüllü olmayanları cezalandırır. Bir tür bayram olan bu şenlikler Ocak ayının başına kadar devam eder. Bir haftalık süre içinde üç gün oruç tutulur. Bayramın bitiş günü ise Ayin-i Cem ile sonlanır. Tabi benim gördüğüm ilk ve son Khal Gağan’da bütün bu ayrıntılar yoktu. Muhtemelen o zamana kadar ancak o kadarını taşıyabilmişlerdi atalarımız. Bir rivayet vardır ki muhtemelen doğrudur. Çünkü gelenek ve yaşam biçilerine bakıldığında kolayca anlaşılır. Hristiyanlık dini bu bayramı kendi dinine uyarlayarak noeli türetmiştir. Çünkü tarihte erken Hristiyanlık dönemine bakıldığında, Alevilerin bu gelenekleri Hristiyan din adamları tarafından eleştrilmiştir. Örneğin bakın Erdoğan Çınar şöyle diyor.‘’Erken Hıristiyanlar Aleviler’in Ayin-i Cem içinde, ışıkları karartarak cinsel sapkınlık yaptıkları iftirasına rağmen yerli halk geleneğini terk etmedi. Bu beklenmedik direnç üzerine Hıristiyan kilisesi, önceleri karşı oldukları bu kutlamaları sahiplenerek, içselleştirdiler, kültürlerinin ve inançlarının ayrılmaz parçası haline getirdiler. Binlerce yıllık Alevi geleneği böylece Hıristiyanlaştırıldı ‘Khal Khelk’ Noel Baba’ya (St. Nikoleus) dönüştü’’. Oysaki Aleviler Ayin-i Cem esnasında kısa bir süreliğne ışıkları söndürüp tekrar yakmayı Dünya’nın bir felaketten sonra tekrar aydınlanacağını ve aydınlığın karanlığa galip gelip yeni bir çağı açacağına inanırlar. Ama görülüyor ki elimizden alınıp bize yabancılaştırılan tüm geleneklerimiz makyajlanıp isim değişikliği ile ya sunnileştirilmiş ya da Hristiyan dinine monte edilmiş. Khal Gağan bayramı Zaza – Kırmanc Alevilerin asırlık bir geleneğidir. Bu bütün belirtileri ile sabittir ve ıspata gerek yoktur. Her ne kadar ıspata gerek olmasada gelenekler sahiplendikçe bizimle yaşar. Aksi taktirde her ölümlü canlı gibi onlar da cansızlaşmaya mahkum edilir. Bu da kanımca özün yitirilmesi ile eşdeğer olur. Özü yitirmeyide kimsenin isteyeceğini sanmıyorum.

Facebook Yorumları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu